9 Ocak 2010 Cumartesi

ERGENEKON NEDİR?

Ergenekon kavramı, ilk olarak Can Dündar ve Celal Kazdağlı'nın, Show TV’de yaptığı ‘40 dakika’ adlı programın devletin içindeki yasadışı yapılanmaların tartışıldığı 7 Ocak 1997 tarihli bölümünde dile getirilmiştir. Programın konuklarından Erol Mütercimler, Ergenekon'u 12 Mart döneminde işkenceli sorguların yapıldığı ve kontrgerilla kadrolarının ilk kez ortaya çıktığı Ziverbey Köşkü'nün komutanı olarak tanınan ve 1991 yılında bir Dev-Sol militanı tarafından öldürülen emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk’ten duyduğunu ileri sürmüştür.[2][3][4]

Memduh Ünlütürk Paşa kendisinin de bu Ergenekon’un içinde olduğunu söyledi ve dedi ki, ‘Ergenekon Genelkurmay’ın da, hükümetlerin de, bürokrasinin de herkesin üstünde bir örgüttür. Yasayla falan kurulmuş bir örgüt değildir. Bu, 27 Mayıs darbesinden sonra CIA, Pentagon tarafından kurdurtulmuş. Bunun içinde bulunan insanlar da buraya hizmet eden insanlardır. Ama bunlar vatana ihanet olsun diye hizmet etmezler. Biz vatanı kurtarıyoruz, vatana hizmet ediyoruz, vatana yararımız dokunuyor düşüncesiyle bu örgütün içinde yer almışlardır. Özellikle Amerika’da kontrgerilla eğitimi görmüş olan, bu kurslardan geçmiş olan generallerin bir bölümü yeri geldiğinde bu kontgerilla içinde yer alır. Sonuçta ben daha başka insanlardan Ergenekon’u araştırdığımda şunu gördüm: Bunun içinde subaylar var, emniyetçiler var, profesörler var, gazeteciler var, işadamları var, sıradan insanlar var. Bugün çeteler dediğimiz bu küçük birimler var ya, işte bu birimler Ergenekon’un içindeki birer bölüm, birer parça. Adını saydığımız kişiler de Ergenekon adı verilen bu üst örgüt tarafından kullanılan tetikçiler. (...) Bırakın siz onu, Turgut Özal’a, bir suikast girişimi yaşandı, ki Cumhuriyet tarihinde tanıdığım en gözü kara, daha doğru deyimiyle en deli cesareti olan Cumhurbaşkanlarından birisiydi, bu yadsınmaz bir gerçek. Kendisine yapılan suikastı araştırdığında ne dedi? ‘Bir örgüte geldim çakıldım.’ İşte bu örgütün adı Ergenekon.”

—Erol Mütercimler, Show TV-7 Ocak 1997
Mütercimler 1 Temmuz 2008'de Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştır. Mütercimler savcılık ifadesinde Ergenekon'un 12 Eylül 1980'den sonra dağıldığını, örgüt hakkında hiç bir yazılı belge bulunmadığını ve her şeyin imha edildiğini söylemiştir. Davada tutuksuz yargılanan Mütecimler hakkında iddianamede Ergenekon'un gizli yapılanmasını en iyi bilen ve Türkiye’de bu örgütün adını deşifre eden kişi olmasına rağmen, beyanlarında Ergenekon'un aktif olmadığını söyleyerek örgütün varlığını gizlemeye çalıştığı ve bilgisayarında Ergenekon yapılanmasını ayrıntılı olarak anlatan uzun bir yazı çıktığı suçlaması yer aldı.[5]

Tuncay Güney'in iddialarına göre ise Ergenekon, Kuzey Kıbrıs'ta Türk Mukavemet Teşkilatı içerisinde asker ve sivil üyelerin bulunduğu bir cunta olarak kuruldu. NATO'nun komünizm ile mücadele zamanında kurulan Ergenekon, Kıbrıs harekatından sonra Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 12 kişilik yönetici üyeden oluşan ayrı bir grup olarak olarak devam etti.[6] KKTC'nin kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise Ergenekon'un Türk Mukavemet Teşkilatı ile bağlantısı olduğu iddialarını yalanlamaktadır.[7]

Ergenekon hakkında yazılmış ilk kitabın sahibi Can Dündar,[not 1] kitabında sözünü ettiği Ergenekon'un NATO ülkelerinde, Amerika'nın komünizme karşı kurulan teşkilatların Türkiye ayağı olarak kurulduğunu ancak günümüzdeki Ergenekon sanıklarının çoğunun Amerikancı değil Rusya yanlısı ulusalcılar olduğunu belirtmiştir.[8] Rusya'daki Kommersant gazetesi de davanın başladığı gün yayınladığı haberde "Türkiye’deki iktidara karşı darbe girişiminin beyni Moskova’daymış. Üç Türk savcı, darbecilerin fikir babasının Birlik Rusya Partisi’nin ideoloğu Aleksandr Dugin olduğu görüşünde" ifadesini kullanmıştır. Avrasya siyasi hareketi lideri de olan Dugin ise, Ergenekon sanıklarının "Türkiye’nin ABD yanlısı politikaları terk edip, Rusya ile yakınlaşmasını istemekle suçlandığını iddia etmiştir.[9][10]

Ergenekon operasyonu hakkında üç tane çok satan kitap yazan[not 2] Şamil Tayyar ise dava konusu olan Ergenekon'un Can Dündar'ın tanımına uymadığını görüşünde. Tayyar; Susurluk'un derin devletin sağ kanadı, ulusalcı-Kemalist yapısıyla da Ergenekon'un derin devletin sol kanadı olduğunu öne sürmektedir.[11]

"Ergenekon'un yakın tarihi" isimli bir yazı dizisi hazırlayan Radikal gazetesi genel yayın yönetmeni İsmet Berkan ise bir köşe yazısında Ergenekon'u "AKP gitsin de nasıl giderse gitsin örgütü" olarak tanımlamıştır.[

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder